18.08.2008

Hollandalı Tavşan Miffy - Ebru AKKAŞ

Otuzun üzerinde kitaptan oluşan Miffy dizinin beş kitabı dilimize çevrildi ve geçen günlerde yayımlandı. Böylelikle Dick Bruna'nın sevimli tavşanı Miffy ile nihayet tanışmış olduk. Nihayet diyorum çünkü Hollandalı yazar/çizer Bruna hiç büyümeyen Miffy’sini bundan tam elli iki yıl önce yaratmıştı.

Hiç bitmeyen bir çocukluğu yaşayan, çok basit çizgilerden oluşan Miffy, sevimli mi sevimli beyaz uzun kulaklı bir tavşancık. 1955 yılından beri dört yaşında olan Miffy, sadeliğin ve masumiyetin bir simgesi. Her olaya yapıcı yaklaşması ile onun başka bir güzelliği.

Asıl adı “Nijntje” olan Miffy’nin bir kitap kahramanı olarak doğuşuna gelince... Yaz tatilini bir yaşındaki oğlu ile geçiren Dick Bruna, oğlunu eğlendirmek için ona kumsalda gördükleri tavşanla ilgili hikâyeler anlatmaya başlamış. Bu tavşan hikâyesi daha sonra Miffy karakteri için bir ilham kaynağı olmuş. Bruna, tam bu sıralarda yaptığı çizimlerde sevimli bir tavşanı resmetmiş ve elbise çizmek, pantolon çizmekten daha kolay olduğu için minik tavşanın cinsiyeti de bu şekilde ortaya çıkmış. Miffy, günümüzdeki nihaî görüntüsüne ise 1963 yılında kavuşmuş.

Basit ama sıcak çizgilerden oluşan Miffy dizisinin belli karakteristik özellikleri var. Kitaplarda yer alan çizimlerin yalınlığı, renklerin seçimi ve yazarın tercihi doğrultusunda kitapların boyutunun küçük olması gibi. Bruna, küçük çocuklar için yazılan bu kitapların onlar için yapıldığı hissini vermesi gerektiğine inandığı için tercihini bu yönde kullanıyor.

Kahramanı minik bir tavşan olunca hikâyelerde ister istemez çocuklara yönelik ve onların gündelik etkinliklerinden oluşuyor. Hikâyeler okul öncesi ve okumaya yeni başlayan çocuklara hitap ediyor.

Miffy’nin Türkçede yayımlanan beş macerasının adları ise şöyle; “Miffy”, “Miffy Hayvanat Bahçesinde”, “Miffy Okula Gidiyor”, “Orada Ne Var Miffy?” ve “Orada Kim Var Miffy?”
Dizinin kitaplarından biraz söz etmek gerekirse; ülkemizde dizinin ilk kitabı olarak yayımlanan “Miffy”de, adından da anlaşılacağı gibi kahramanımızla tanışıyoruz. Ayrıca bu kitapta Bruna, aile kavramını çocukların anlayabileceği bir dille anlatıyor. Aile olmak için bir eve sahip olmaktan öte bir anne ve babanın olması gerektiği ve bu aileyi bir çocuğun bütünlediği gibi şeylerden bahsediyor. Kitaptaki resimlerde Miffy’nin evi, annesi, babası hatta ve hatta onu merak edip görmeye gelen, tavuklar, inekler yer alıyor. Kitapta bulunan bu on üç resmin her birinin ayrı bir durulukta, sıcaklıkta ve çekicilikte olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. Çocuklar için görselliğin ve rengin çok önemli olduğunu düşünürsek, bize bile cazip gelen kitapların onlara nasıl gözüktüğünü varın siz düşünün. Ayrıca kitapta yer alan her resmin karşı sayfasında, resmi tamamlayan ve dört satırdan oluşan hikâyeler yer alıyor. Bu kafiyeli hikâyelerin çocuklara yüksek sesle okunduğunda daha da cazip geleceğinden hiç şüphe yok. Miffy’nin hikâyeleri hep mutlu sonla bitiyor.

Dizinin iki boyutlu olan “Orada Ne Var Miffy?” kitabında ise Miffy, domuz, ördek, kuzu ve inekle tanışıyor. Pencereli kitap yine dizinin tipik özelliklerini taşıyor. Kitap çocuklar bir yandan oyun oynatırken diğer yandan da bu hayvanların nasıl ses çıkardıklarını da öğretiyor.
Dick Bruna yüzden fazla yapıta imza atmış bir yazar. Kitapları kırktan fazla dile çevrildi ve dünyada neredeyse sekse milyon adetten fazla sattı. Birçok da ödül kazandı.

Son olarak Miffy’nin, Hello Kitty ile benzerliği dışında hiçbir yakınlığı olmadığını söyleyelim.
15.05.2007 tarihinde Milliyet Kitap Eki'nde yayımlanmıştır.

Jamie'nin okul maceraları - Ebru AKKAŞ

Rafta şeker pembesi, yenilesi kapağını gördüğümde gözlerime inanamamakla birlikte çok sevindim. Sevin Okyay’ın çevirisini uzun zaman önce tamamladığını bildiğim Sevgili Salak Günlük” nihayet yayımlanmıştı. Nihayet diyorum; çünkü aslını büyük bir keyifle okuduğum bu dizinin yayımlanmasını dört gözle bekliyordum.
Sevgili Salak Günlük, adından da anlaşıldığı gibi bir günce. Peki, kime ait? Sevgili Salak Günlük, Uskumru Ortaokulu’na giden -şimdiki 6, 7 ve 8’inci sınıfa tekabül ediyor- şahsına münhasır Jamie’nin günlüklerinden oluşan bir dizi. Dizinin ilk kitabının adı ise “Bunlar Hiç Olmamış Gibi Davranalım”.
Kitapta önce günlüğün sahibesi Jamie ardından anne babası ve gerçekte de pis kokan Kokulu adındaki bir köpekten oluşan bir çekirdek aileyi tanıyoruz. Ailenin şüphesiz en ilgi çeken elemanı ise günlüğün yazarı...Okula giden her çocuk gibi Jamie’nin de sevdiği ya da sevmediği arkadaşları, öğretmenleri, okul hizmetlileri ve bunlarla gerçekten yaşadığını iddia ettiği maceraları var. Jamie’in en iyi arkadaşının adı Isabella. Yaramazlık ya da kendilerince kurnazlıkları birlikte gerçekleştiriyorlar. Sınıfında, bayan mükemmeli oynayan Angeline ise onun gıcıklar listesinin bir numarasında yer alıyor. Zira mükemmel kızlar mükemmel düşmanlar edinirler. Jamie’nin Angeline ile yaşadığı gizli rekabeti günlüğün hemen her sayfasında bulmak mümkün. Jamie size bunun kesinlikle bir rekabet olmadığını söylecektir ama siz ona inanmayın! Her genç kızın günlüğünde olacağı gibi tabii ki Jamie’nin günlüğünde hoşlandığı, sevdiği ve müstakbel eş olarak gördüğü delikanlılar var. Ödevler, yemekhane kâbusları da günlüğün olmazsa olmazları.
Jamie’nin günlüğünde ayrıca kendi karalamaları da yer alıyor. Karikatür tadındaki bu karalamalar insanı gerçekten çok güldürüyor. Aslında bu, dizinin tamamı için geçerli. Ayrıca kitabı okurken yanınızda birisi varsa; ona neden güldüğünüzü ve neden bu yaşta çocuk kitabı okuduğunuzu açıklamak zorunda kalabilirsiniz.
Sanırım kitabın kahramanı Jamie’yi kimin yarattığından da biraz bahsetmek gerekiyor. Jamie, Birleşik Amerikalı yazar Jim Benton tarafından yaratıldı. Benton, kendi ifadesiyle liseye giden bir genç kız değil. Kendiside baba olan Benton, çocuklar için sadece kitap yazmakla kalmayıp televizyon dizileri hazırlıyor hatta kıyafet bile tasarlıyor. Benton’ın sadece Jamie’nin günlüklerinden oluşan diziye ait 5 kitabı mevcut.
Kitabı, Türkçeye Sevin Okyay’ın çevirdiğini söylemiştim ama sanırım nefis bir çeviri olduğunu söylememiştim. Sevin Okyay, çeviriyi yaparken bir de güzellik yapıp kitap kahramanlarının isimlerinin yanlarına Türkçe okunuşlarını yazmış. Çocuk kitapları çevirilerinde takıldığım bir nokta olduğu için belirtmeden geçemedim. Ayrıca gerekli gördüğü yerlere dipnotlar düşmüş. Ellerine sağlık diyorum.
Aslında bize ait olmayan bir günlük tabii ki okunmaz, okunmamalı ama okunması için yazılan bu günlüğe bir göz atmakta fayda var. Umarım çevrisi biten diğer kitaplar araya fazla zaman girmeden yayımlanır.
01.09.2006 tarihinde Radikal Kitap Eki'nde yayımlanmıştır.

Güvercin kanatlı kediler - Ebru AKKAŞ

Fantastik kitapları Yerdeniz dizisi ve Mülksüzler ile tanıdığımız Ursula K. Le Guin’in en çok bilinen ve çevrilen çocuk kitabı dizisi olan Kanatlı Kediler Masalı (Catwings), ilk basımından yirmi yıl sonra dilimize çevrildi.

1960’lı yılların sonlarında yayıncısının önerisi ile 11–17 yaş arasındaki çocuk ve gençler için Yerdeniz dizisini yazmaya başlayan Le Guin, bu dizinin üçüncü kitabı olan En Uzak Sahil (The Farthest Shore) ile National Book Award For Children’s Literature ödülüne layık görülmüştü. 1970’li yıllarda ise resimli çocuk kitapları ve öyküleri üzerinde çalışmaya başlayan Le Guin’in dört kitaplık Kanatlı Kediler Masalı dizisinin ilk kitabı 1988 yılında yayımlandı.
Kanatlı Kediler Masalı dizisinin ilk kitabı Dört Yavru’da, adından da anlaşıldığı gibi, Robin, Telma, Ceymi, Hena isimli dört kedi yavrusu ile tanışıyoruz. Dizinin adında geçen kanatlı sözcüğü kitaba önyargı ile yaklaşılmasına sebep olsa da Kanatlı Kediler Masalı’ndaki kahramanlarımız diğer uçabilen kahramanlardan oldukça farklı. Farklılıkları diğer hayvanlar özellikle uçabilenler arasında tartışmaya sebep olsa da bakın minik bir fare bu tartışmayı nasıl sonlandırıyor;

“Bu kesinlik haksızlık!” diye haykırdı ardıç kuşu.

“Adaletsizlik!” diye katıldı ispinoz.

“Katlanılamaz!” diye bağırdı mavi alakarga.

“Anlayamıyorum neden,” dedi bir fare. “Sizin her zaman kanatlarınız vardı. Şimdi onların da var. Bunun neresi haksızlık?”

Aslında bu dört yavru süper kahraman değil sıradan kediler. Doğalarında olmadığı için diğer kanatlılar gibi pek rahat uçtukları da söylenemez. Anneleri Bayan Emma Tekir bile onların bu aykırı durumunu güçlükle açıklayabiliyor. Yavrularının kanatlı olmasını onlar doğmadan önce rüyasında uçabildiğini görmesine bağlıyor. Ayrıca bu anne tehlikelerin kol gezdiği, yemek bulmanın zorlaştığı kentte çocukları için sürekli endişelenmek yerine onları güvende olacakları başka bir yere gitmeleri konusunda ikna eden bir anne. Bayan Emma Tekir’in sözünü dinleyen çocukları da kendilerine daha güvenli bir yuva bulmak için bir maceraya atılacak kadar özgürler.

Söz konusu yazar Le Guin olunca insan ister istemez kitapta geçen her öğenin ardında bir anlam arıyor. Neden altı değil de dört kedi yavrusu? Neden bu kediler kendi aralarında konuşabilirken insanlarla konuşmuyor? Neden kedilerin yemek için avlanmaları detaylı anlatılmamı? Bunların yanıtını kitabın okuyucusuna bırakıyoruz.

S.D. Schindler’in resimlediği Kanatlı Kediler Masalı dizisinin yayımlanan Dört Yavru ve Yuvaya Dönüş kitaplarının ardından dizinin diğer iki kitabı Yeni Arkadaş ve Kentte Tek Başına yakın zamanda yayımlanacak.

Diziyi dilimize Naz Beykan çevirmiş. Beykan, Günışığı Kitaplığı yayınlarında alıştığımız kitap kahramanların adlarının Türkçe okunuşlarını kitabın başında vermektense bu okunuşları metin içinde kullanmayı tercih etmiş ki bence de çok iyi etmiş. Yalnız çeviriyle ilgili başka bir çocuk kitabı çevirisinde de rastladığım için değinmeden geçemeyeceğim bir nokta var. Kitabın otuz yedinci sayfasında Suzan’ın “Bilmiyordum ki! diye geri fısıldadı…” cümlesi yer alan geri fısıldamak ile Berkan sanırım kendisine fısıltıyla bir soru soran kardeşini aynı şekilde yanıtladığı söylenmek istemiş. Bazen bu noktalar gözde kaçabilir. Bunun dışında Kanatlı Kediler Masalı, 7–10 yaş aralığındaki çocuklar için gerek baskısı, gerek yazı tipi ile oldukça kaliteli bir yayın.

“Tolkien’ci mi yoksa Le Guin’ci misin?” sorusu fantastik edebiyatın konu olduğu sohbetlerin vazgeçilmezlerindendir. Ben hep Le Guin’ci oldum. Kanatlı Kediler Masal’ını okuduktan sonra Le Guin’e hayranlığım daha da arttı.

Kanatlı Kediler Masalı, okumayı ve kedileri seven çocuklara verilecek güzel bir hediye olduğu gibi kedileri ve okumayı sevdirmek istediğimiz çocuklara da verilecek güzel bir bahar armağanı.

14.05.2008 tarihinde Milliyet Kitap Eki'nde yayımlanmıştır.

Çocukların okur hakları - Ebru AKKAŞ



Bazen kendileri için olsa da okuyacağı kitaplar büyükler tarafından seçilen, tercihi olmayan bir kitabı okumakla yükümlü kılınan çocukların okur haklarından haberdar mısınız?

Okumak fiilinin emir kipine tahammülü olmadığını söyleyen Fransız yazar Daniel Pennac, "Roman Gibi" adlı yapıtında, bunların pedagojik işkence malzemesi olarak kullanılmaması kaydıyla, çocukların on maddelik okurluk haklarına değiniyor.

Okumama hakkı

Sayfa atlama hakkı

Bir kitabı bitirmeme hakkı

Tekrar okuma hakkı

Canının istediğini okuma hakkı

"Bovarizm" hakkı

Canının istediği yerde okuma hakkı

Çöplenme hakkı

Yüksek sesle okuma hakkı

Susma hakkı

Bunlar sadece çocukların değil tüm okurların hakkı. Bu yüzden her hak için geçerli olan o hakkı kullanmama seçeneği elbette okumak için de geçerli. Okuyan kişinin kendini geliştirdiği gözle görülür bir gerçek olsa da okumanın reddedilebilecek bir eylem olduğunu da kabul etmeliyiz.

Keyif için okumak

Okumak, bir görev duygusu ile yapıldığında işkenceden farksız bir hâl alabilir. Okuyucu kitapla ilişkisini kendi belirleyip, metnin sayfalarını atlayabilir. Zira çocukların eline "İlyada"nın çocuklar için uyarlanmış kopyasını, yani kendisi için başkaları tarafından budanmış bir kitabı tutuşturmak yerine kitabın orijinalini verip, kendi destanını yaratmasına izin vermek daha anlamlı olabilir. Çocuklar başladıkları her kitabı bitirmek zorunda değil. Bazı kitapların bizi çağıracağı günü beklemek daha anlamlı olabilir. Hikâye için daha hazır olmayabilirler. Ya da yeni bir kitap okumak yerine çok zevk alınan bir kitabı 2., 3. kez okumak daha keyifli olabilir. Pennac'nın listesinde yer alan en güzel okur hakkı ise bovarizm -kendini kitap kahramanının yerine koymak- olsa gerek. Kendini o kahramanın yerine koyup, okumanın tadına varan bir çocuğun artık kitaplardan kopması söz konusu olmayabilir.


Yine de çocuk ya da yetişkin fark etmez, insan keyfi için okur ya da okumaz.


04.11.2007 tarihinde Milliyet Kitap Eki'nde yayımlanmıştır.

Yataktan mı düştün ayıcık? - Ebru AKKAŞ

Yataktan Düşen Ayıcık, adından anlaşıldığı gibi bir gece yataktan düşen bir oyuncak ayının tekrar sıcak yatağına dönüş macerasını anlatıyor.

Tekrar yatağın içine girmek için uğraşan ayıcığın asıl macerası ise onu oyuna çağıran fareciklere katılmasıyla başlıyor. Üç fareciğin rehberliğinde odadaki diğer oyuncaklarla tanışıyor ve oynuyor. Her yeni oyununda da arkadaşlarının sayısı giderek artıyor. Dokuz kurbağa ile şarkılar söylerken bir hüzün kaplıyor içini. Çünkü o yine sıcacık yatağında, arkadaşının yanında uyumak istiyor. Onu üzgün gören tüm oyuncak arkadaşları da ona yarım edebilmek için seferber oluyorlar. Arkadaşlarının yardımıyla da olsa ayıcık yatağına dönebilecek mi? İşte bunun cevabı kitapta saklı.

Kitabın yazarı, oldukça fazla sayıda çocuk kitabına imza atan İngiliz Julia Donaldson. Nerdeyse bir çocuk kitabı fabrikası diyebileceğimiz yazarın 67 tanesi yayımlanmış toplam 79 kitabı bulunuyor. Sanırım tüm kitaplarını yayımlamak için uygun zamanın gelmesini bekliyor. Donaldson, 2000 yılında yazdığı Yataktan Düşen Ayıcık’ı ancak bu yıl içinde piyasaya sürdü. Çünkü kitabın hikâyesinin resimlenmesi gerekiyordu ve yazar kitabı resimleyecek uygun bir illüstratörü bir türlü bulamamıştı. Nasıl bir araya geldiklerini bilemiyorum ama, altı yıllık bir bekleyişten sonra, Julia Donaldson’ın uygun gördüğü çizimler Anna Currey’e ait. Yazar, Currey’in çizimlerini sıcak bulduğunu ve hikâyenin havasına çok uyduğunu düşünüyor.
Oldukça duru bir dille yazılan ve çocuklara sayı saymayı öğreten Yataktan Düşen Ayıcık, okul öncesi 2 ile 6 yaş arası çocuklara hitap ediyor.

Görsel yönetmenliğini Birol Bayram’ın yaptığı kitap, İş Bankası Kültür Yayınları etiketi ile piyasaya çıktı.
14.06.2006 tarihinde Cumhuriyet Kitap Eki'nde yayımlandı.

10.08.2008

ZAMANE ÇOCUKLARI NELER OKUYOR?

Büyüklerin hangi kitapları okuduğunu takip etmek için çok satanlar listelerine bakmak yeterli. Peki, bu arada zamane çocukları neler okuyor? Bunun için maalesef takip edilecek bir “çok satanlar listesi” yok. Ama onların sıkı takipçisi oldukları belli başlı kitap dizileri var. Tüm dünya çocuklarının okuduğu Harry Potter’ı bir kenara koyarsak Felaket Henry, Küçük Vampir, Kumkurdu ve Manolito çocukların gözde dizileri. Bu dizi kitaplar Sevin Okyay’ın da dediği gibi çocuklara, dizinin diğer kitabını beklerken arada başka kitaplar da okuttuğu için oldukça faydalı.


Felaket Henry, yazar Francesca Simon tarafından yaratılan, kafası sürekli yaramazlığa çalışan bir kahraman. Dört kişiden oluşan bir ailenin haşarı çocuğu Henry’nin, onu sürekli anne babasına gammazlayan, uslu mu uslu, “mükemmel” lakaplı Peter adında bir erkek kardeşi var. İki kardeşin kavgaları ve kıran kırana geçen rekabetleri dizinin hemen hemen tüm kitaplarında yer alıyor. Ayrıca Felaket Henry’nin kendine ait, herkesin dişi dökülürken onunkinin niye dökülmediği ve okula gitmek gibi, dertleri var. Henry dertlerine, kaba kuvvette işin içinde olmak üzere çözümler bulan bir çocuk. Bu da ona “... Yapan çocuk. Boş yerleri aklınıza gelen en felaket yaramazlıkla doldurun. Felaket Henry mutlaka onu yapmıştır.” ününü kazandırmaya yetiyor. Felaket Henry dizisi ülkemizde 2003 yılında yayımlanmaya başladı. Kitabın yazarı Londra’da yaşayan Amerikalı yazar Francesca Simon, başarılı bir çocuk kitaplarına imza atıyor. Felaket Henry kitaplarında yer alan resimler ise Tony Ross’a ait. İletişim Yayınları etiketi ile piyasaya çıkan kitaplar dönüşümlü olarak Seda Aroymak ve Bahar Siber tarafından Türkçeye çevrildi. Felaket Henry’nin şu ana kadar “Felaket Henry ve Gizli Kulüp”, “Felaket Henry’nin Bitleri” ve “Felaket Henry ve Beter Bakıcı” gibi 11 kitabı okuyucuyla buluştu. Her kitapta da Felaket Henry’nin 4 ayrı macerası yer alıyor. Felaket Henry’nin bir sonraki macerasında ise kraliçe ile tanışacak...

Bir vampirin çocuk kahramanı olacağı düşüncesi şaşırtıcı gelse de “Küçük Vampir” çocukların merakla takip ettiği diğer bir dizi. Zaten “Küçük Vampir” korkulacak bir yaratık da değil. Muzip ve kitap okumayı seven bu “Küçük Vampir” günün birinde korku öyküleri okumaya bayılan Anton’un penceresinden içeri girer ve adının Rüdiger olduğunu söyler. Anton önce ondan korksa da sonra onun çok sevimli olduğunu düşünür ve dostlukları böyle başlar. Henüz küçük bir çocukken vampir olan Rüdiger, Alman yazar Angela Sommer-Bodenburg tarafından 1979 yılında yaratıldı. 18 kitaplık bir dizi olan “Küçük Vampir”in tüm maceraları Türkçe olarak Say Yayınları tarafından yayımlandı. Bunlardan bazıları “Küçük Vampir Yolculuğa Çıkıyor”, “Küçük Vampir Dans Ediyor” ve “Küçük Vampir Tehlikede”. Büyük ilgi gören “Küçük Vampir”in maceraları Almanya’da 13 bölümlük televizyon dizisi olarak gösterildi. Ayrıca ülkemizde gösterime girmese de beyazperdeye de aktarıldı.

İsveçli yazar Asa Lind’in kızının bir tatilde kumların içinde gördüğünü söylediği Kumkurdu’dan esinlenerek yarattığı Kumkurdu dizisi çocukların bir diğer favorisi. Kitabın kahramanları, anne ve babası ile deniz kıyısında bir evde yaşayan kız çocuğu Zakarina ile kumsalda yaşayan Kumkurdu. Annesi çalıştığı için Zakarina vaktini genelde babası geçirir. Babası onunla oynamaya pek hevesli olmadığından Zakarina kumsala tek başına gittiği bir gün Kumkurdu ile karşılaşır ve günlerini onunla geçirmeye başlar. Akıl hocası ve dostu olur Kumkurdu onun. Her gün ayrı bir şey yaşarlar Kumdurdu’yla. Zakarina kafasındaki “Mor leke, tehlikeli bir şey yaptıktan sonra alınan bir çeşit madalya öyle değil mi?” gibi sorularının cevabını yeni arkadaşı ile bulmaya çalışır. Kitabın her bölümünde yeni bir şey öğrenir Zakarina. Yerdeniz Yayınları tarafından şu ana kadar “Kumkurdu”, “Daha Fazla Kumkurdu” ve “Daha da Fazla Kumkurdu” kitapları okuyucu ile buluştu. Kristina Digman tarafından resimlenen kitaplar İsveççe aslından Murat Özsoy tarafından çevrildi. Zakarina’nın maceraları devam edecek. Ancak yazarı Lind, onu küçük bir kız çocuğu olarak bırakmak konusunda pek emin değil. Bakarsınız Zakarina yeni macerasında büyümüş olarak çıkar karşımıza.

Son dizi kitap kahramanımız İspanya’dan “Manolito”. Manolito küçük bir erkek çocuğu. Biraz saf, iyi niyetli, neşeli ve sevimli bir çocuk kendisi. Arkadaşları gözlük taktığı için onu Dörtgöz diye çağırsa da o arkadaşlarını çok seviyor. Okulla arası pekiyi olmasa da sırf sınıf arkadaşları ile birlikte olmak için bu cefayı çekiyor. Manolito’nun Şapşalişko diye çağırdığı bir erkek kardeşi, kamyon şoförü olduğu için evde pek bulunmayan babası, onu pataklayan pek titiz bir annesi ve takma dişli bir de dedesi var. Arkadaşları yüzünden başına gelmedik kalmayan Manolito’nun dedesi aynı zamanda onun tek koruyucusu ve destekçisi. Manolito’nun yaratıcısı ise İspanyol yazar Elvira Lindo. Manolito dizisi 6 kitaptan oluşuyor. İlk kitap “Benim Adım Manolito” Pınar Savaş’ın çevirisi ile ilk kez 2002 yılında yayımlandı. Bu kitabı daha sonra Manolito’nun diğer maceraları olan “Manolito Gülmekten Kırılıyor”, “Manolito Tatilde Sıkılıyor”, “Manolito Huysuzluk Yapıyor”, “Manolito Evinden Ayrılıyor” ve “Manolito Kardeşiyle Kalıyor” kitapları izledi. Can Çocuk tarafından yayımlanan dizide yer alan kitaplardaki resimler ise Emilio Urberuaga’ya ait.

Çocukların listesindeki bu kitaplar aslında bir zamanlar çocuk olduğunu unutmamış herkes tarafından keyifle okunabilir.


Ebru AKKAŞ

23.01.2006 tarihinde ntvmsnbc.com'da yayımlanmıştır.